Âşık Ali Kurt’un Eserlerinden Örnekler
NENNİ NENNİ
Ağlamışsın gönül yaş var gözünde
Akan gözyaşını sil nenni nenni
Bırak hatıralar gönlünde kalsın
Arada sırada sar nenni nenni
Ne baharı gördün ne gül kokladın
Sevincin üstüne keder ekledin
Her geçen gün ne hayelle bekledin
Ellerin koynunda dön nenni nenni
Gurbete saldılar yalnız başına
Kendini yerlere atma boşuna
Dayanılmaz gözlerinin yaşına
Yeter ağladığın gül neni neni
Yorgun düştüm seni böyle görmekten
Gönül usanırmı güzel sevmekten
Başka çaren yoktur geri dönmekten
Yeter beklediğin gel nenni nenni
Uzanıp yatayım şöyle yanına
Kollarım sarayım ince beline
Âlim der kurbanım tatlı diline
Kiraz dudakların bal nenni nenni
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
MAŞUKMUSUN SEVDİĞİM
Bir kaşı karaya bağlandı gönlüm
Hurimisin melekmisin sevdiğim
Neden öyle melul mahsun bakarsın
Aşıkmısın maşukmusun sevdiğim
Eksilmez bir türlü boranın kışın
Ne ekmeğin vardır ne soğan aşın
Akar damla damla çağlar gözyaşın
Deryamısın denizmisin sevdiğim
Sakın incitmesin seni sözlerim
Hasret düştüm yollarını gözlerim
Kışa döndü ilkbaharım yazlarım
Tipimisin boranmısın sevdiğim
Deli gönül senden ümidi kesti
Acı poyraz gibi savruldu esti
Nedendir vefasız yar bana küstü
Delimisin divanemi sevdiğim
Âlim der aklımı başımdan aldı
Beni bir vefasız sevdaya saldı
Yüzüne bakınca gözleri doldu
Veremisin kansermisin sevdiğim
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
BAKARMI SANDIN
Dünyanın güzeli benim olsada
Senden başkasına bakarmı sandın
Cümle âlem çiçek olup açsada
Senden başka çiçek kokarmı sandın
Yanakta gamzeler dönerse güle
Coşarsa sevgiler gelirse dile
Gönlünde kapılar kapansa bile
Gönül başkasını severmi sandın
Seven sevdiğine olurmu serin
Kalbimde kurulu hazırdır yerin
Sen olmazsan sensiz nasıl ederim
Bu dünyada sensiz yaşarmı sandın
Bitsin bu gurbetlik bitsin bu zulüm
Ne hasretlik nede ayırsın ölüm
Âlim o yar benim hem goncam gülüm
Senden başkasını koklarmı sandın
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
ABDAL MUSA
Uzayıp gidiyor Şah’ın yolları
Car dedim yetişti Pir Abdal Musa
Niyaz bend eyleyip yüzümü sürdüm
Mest eyledi beni Pir Abdal Musa
Horasan’dan kalkıp dergâha gelen
Aşkıyla hasreti sinemi delen
İsteyen kulların muradın veren
İmdada erişti Pir Abdal Musa
Döner değirmeni başında tacı
Abdal Musa cümle aleme duacı
Doğudan batıya oynar kılıcı
Soyu Horasan’dan Pir Abdal Musa
Çok şükür Erenler murada erdim
Arz ettim kapına car deyi geldim
Eğildim eşiğne yüzümü sürdüm
Gül gibi kokuyor Pir Abdal Musa
Ali’m kusurum çok günahkâr oldum
Aradım eksiklik özümde buldum
Mürvet yetiş sana car deyi geldim
Gönlümde Hızırsın Pir Abdal Musa
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
NENNİ NENNİ
Ağlamışsın gönül yaş var gözünde
Akan gözyaşını sil nenni nenni
Bırak hatıralar gönlünde kalsın
Arada sırada sar nenni nenni
Ne baharı gördün ne gül kokladın
Sevincin üstüne keder ekledin
Her geçen gün ne hayelle bekledin
Ellerin koynunda dön nenni nenni
Gurbete saldılar yalnız başına
Kendini yerlere atma boşuna
Dayanılmaz gözlerinin yaşına
Yeter ağladığın gül neni neni
Yorgun düştüm seni böyle görmekten
Gönül usanırmı güzel sevmekten
Başka çaren yoktur geri dönmekten
Yeter beklediğin gel nenni nenni
Uzanıp yatayım şöyle yanına
Kollarım sarayım ince beline
Âlim der kurbanım tatlı diline
Kiraz dudakların bal nenni nenni
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
DERTLİ DERTLİ
Dağlara taşlara derdimi yazdım
Akar gözlerimden sel dertli dertli
Nasıl anlatayım size kendimi
Hayırsız elinden kul dertli dertli
Hava çok karardı kar bulut toplar
Nere gitsem bulur belalar dertler
Mezarım üstünde bir karış otlar
Kurudu vefasız gör dertli dertli
Bu sevda çekermi gönül kışını
Kim anlamış felek senin işini
Gözlerimden akan kanlı yaşımı
Seher yeli ile sil dertli dertli
Katarlanmış gelir dert kucak kucak
Baykuşlar tünemiş tütmüyor ocak
Perişan haldeyim sonum ne olacak
Ara gurbet elde sor dertli dertli
Yanaklar eriyip gözler süzülmüş
Kaderime kara yazı yazılmış
Âlim oynadığın oyun bozulmuş
Sahipsiz bir mezar bul dertli dertli
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
COŞTU ERENLER
Erenler cemine gireyim derken
Gönül muhabbetle coştu Erenler
İlmi Hak’tan haber sorayım derken
İnci mercan gevher saçtı Erenler
Bir desti misali akarken doldum
Erenler yolunda bi karar oldum
Ben Hak’kı ararken kendimde buldum
Kudretten bir dolu içtim Erenler
Sen emreyle ben kapına geleyim
Şahım dergâhına yüzler süreyim
Destur eyle didarına ereyim
Pir’in dergâhında piştim Eren’ler
Ali’m Eren’lere olalı bende
Lokmansın hekimsin dermansın derde
Nerde çağırdıysam hazır heryerde
Ne hikmettir böyle şaştım Eren’ler
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
GÖRÜRSÜN GARDAŞ
Halden anlamazki derdim yanayım
Neden sen beni hor görürsün gardaş
Zehiri bal edip derdi bölüştük
Neden kızıp surat edersin gardaş
Mezhebim Kızılbaş istersen sorma
Tanımadan beni yargıya varma
Bende bir insanım gel hakir görme
Boğulur deryada kalırsın gardaş
Hacıdan hocadan kendini sakın
Öyle uzak durma hele ol yakın
İkilik yaratır dürzüye bakın
İnanma çamura batarsın gardaş
Çok uzak kalmışsın ilimden fenden
Faize haram der hazırdır dünden
Günah der arada alırsın demden
Sızıp bir köşede yatarsın gardaş
Tanırsan Ali’yi Kızılbaş oğlu
Gözümüz kapalı elimiz bağlı
Yüzünü gördükçe olurum deli
Yinede din iman sorarsın gardaş
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
GAM DEYİN
Kırk demeden aklar düştü saçıma
Kader deyin çile deyin gam deyin
Şu fani dünyada bir gün gülmedim
Kader deyin çile deyin gam deyin
Ağzımda hiç diş kalmadı döküldü
Sızılar çoğaldı belim büküldü
Eşim dostum üçer beşer çekildi
Kader deyin çile deyin gam deyin
Ne hayeller kurdum ben neler gördüm
Dert küpüne döndüm ne zaman güldüm
En sonunda yine kötü yine ben oldum
Kader deyin çile deyin gam deyin
Âli’m ne utanır ne vaz geçersin
Kime ne eyledin kimden kaçarsın
Zaman gelir bir gün konup göçersin
Kader deyin çile deyin gam deyin
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
GELESİN DEMİŞ
Sevdiğim sıladan mektup göndermiş
Kar etti canıma gelesin demiş
Mektubunda nice sitemler etmiş
Gelki ne haldeyim göresin demiş
Huzurum yok hergün sıkıntı geçim
Yetmiyor kazancım bumudur suçum
Döküldü dişlerim ağardı saçım
Sarardı gül benzim bilesin demiş
Akbabalar başımızda dönüyor
Güllerin dalına baykuş konuyor
Dokunmayın bana yaram kanıyor
Aktı gözyaşlarım silesin demiş
Ali’m yar güvenmez olmuş sözüme
Okudum mektubu sürdüm yüzüme
Sılada yavrular geldi gözüme
Oturup karalar bağlasın demiş
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
YAŞARSIN FELEK
Od düştü sineme yaktı kavurdu
Ne yaptım peşime düşersin felek
Ne gününü gördüm ne murat aldım
Ben dertli sen gamsız yaşarsın felek
Ne kusur işledim söyleki bilem
İstemezsin beni yanına gelem
Eğer istiyorsan kul köle olam
Tutuştu yüreğim yanıyor felek
Yüksek tepelerden baktın halıma
Sakın rasgelmesin yolun yoluma
Merhametin yoktur hiçbir kuluna
Hiç hatır gönülden bilmezsin felek
Ne tecellin belli ne kara yazın
Böylemidir senin bana son sözün
Tutulsun dizlerin kör olsun gözün
Hısım akrabayı el ettin felek
Âşık Ali’m bundan gayriyi bilmez
Felek yaptıkların sanada kalmaz
Çok bindin dalıma bu böyle olmaz
Bir gün sen elime düşersin felek
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
DELİ GÖNÜL
Artık ihtiyarlık çökdü serine
Günler gelip geçti vay deli gönül
Ne çileler çektin ne günler gördün
İster yaşa ister cay deli gönül
Bir garip yorgunluk çökmüş serine
Sızılar arttıkça kızar birine
Kimselerin yoktur gelsin yanına
Topraklar başına hay deli gönül
Ağarmış saçları dökülmüş dişi
Oturur köşede çok zordur işi
Ne baharı belli ne yazı kışı
O kötü günleri say deli gönül
Buruşmuş yanaklar çekilmiş kanı
Ölümden korkuyor tatlıdır canı
Kesilmiş musluklar yoktur imkânı
Üç kuruş bir yana koy deli gönül
Çene düşmüş nefret çökmüş özüne
Güven olmaz sohbetine sözüne
İşi bitmiş bakılmıyor yüzüne
Gençlik uçup gitmiş duy deli gönül
Elinde sigara tüter dumanı
Öksürük geldikçe vermez amanı
Ne dini kalmıştır nede imanı
Çoktur günahların say deli gönül
Ali’m gençlik gitti çırpınıp durma
Sakın oturupda hayeller kurma
Devran gelip geçti kendini yorma
Seni böyle eden huy deli gönül
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
NE VARKİ
Eğildim çeşmeye içeyim derken
Ben bir güzel gördüm bunda ne varki
Doğruldum adını sorayım derken
Sormadan söyledi güldü ne varki
Canım kurban güzellerin yoluna
Mevlam yardım etsin seven kuluna
Görenler acıyor dertli halıma
Hep dert çile bende elde ne varki
Çağlasa ırmaklar sular bulansa
Elleri koynunda dönse dolansa
Bu canı serveti alsın ne varsa
Ben canı koymuşum malda ne varki
Sinemde açıldı onulmaz yara
Hiç dermansız derde olurmu çare
Kul köle oluyor Âlim fukara
Bütün dertler bende sende ne varki
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
DEDİM EYVALLAH
Bir mürşide gönül verdim Erenler
Pirin huzurunda dedim eyvallah
Eğildim postuna yüzümü sürdüm
Durdum divanına dedim eyvallah
Âşık olup gönül darına durdum
Erenler yolunda bi karar oldum
Ben Hakkı ararken kendimde buldum
Ser verip gönülden dedim eyvallah
Kâmil cahil ile edermi sohbet
Ali bendesine edersen izzet
Hakkın lokmasından bulasın lezzet
Sundular bu cana dedim eyvallah
Pişer lokmaları kaynar kazanı
Orda kurulacak Hakkın mizanı
Erenler Ceminde bulduk düzeni
Kattılar katara dedim eyvallah
Kırklar meydanında Ali’yi gördüm
Girdim dergâhına göz gönül verdim
Âlim eşiğine yüzlerim sürdüm
Vardım kapısına dedim eyvallah
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
KALMAMIŞ
Hazan değmiş gülü nasıl koklayım
Ömrü geçmiş ilkbaharı kalmamış
Gamzeli yanakta açardı güller
Sararmış yaprağı dalı kalmamış
Düğünde bayramda seyrana çıksa
Düşmanı olurdum birine baksa
Yüreğim sızlardı boynunu bükse
Tükenmiş dermanı gücü kalmamış
Kar beyaz saçları sarmış yüzünü
Boşa sürmelemiş kaşı gözünü
Kimseler dinlemez olmuş sözünü
Yanakta dişlerin izi kalmamış
Seher yeli gibi savrulup estik
Kollarım olsaydı başına yastık
Kaderim ayırdı sanmaki küstük
Halin arz edecek sözü kalmamış
Alim derki ömrüm geçti nem kaldı
Zalim felek seni elimden aldı
Yüzüne bakınca gözleri doldu
Neşeden sevgiden eser kalmamış
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
GEL YETİŞ
Bir arzuhal yazdım Şahlar Şahı’na
Hüseyin’i Kerbela cara gel yetiş
Sılada yavrular bekler yolunu
Ya Şehitler Şah’ı cara gel yetiş
Baştabip Özten’e dedim eleman
Derde derman eyle ya Şahı Merdan
İmdat senden olur, eylerim güman
Ey Mazlumlar Şahı cara gel yetiş
Sene seksen beşte figan eyledim
Bir arzuhalim var sana söyledim
Yavrular aklıma geldi ağladım
Derdimin dermanı cara gel yetiş
Yavrular çaresiz bekler yolunu
Yara derin melhem ol sür elini
Mahrum koyma Âşık Ali kulunu
Ya Boz Atlı Hızır cara gel yetiş
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
Ali Kurt bu deyişi 1985 yılında yeğeni Vahap Kurt Sivas’ta ameliyat olurken yazmış. Bendeki kayıtlar 30.04.1985 i göstermektedir. Eserdeki baştabip dediği kişi ise Mahmut Özten’dir. O tarihler de Devlet demiryolları Başhekimi idi.
EFENDİM
Şeytana uyupta sakın hor bakma
Kalbim insanlığa yoldur efendim
Nefsine uyupta gel gönül yıkma
Gönlünü sevgiyle doldur efendim
Kötülükle hiçbir yere varılmaz
Sevgiden öteye dostluk bulunmaz
Dostluk kazanılır satın alınmaz
Sevgi sevdiğine kuldur efendim
Nefsini işlemek sanma ar değil
Bunca yaptıkların yeter kâr değil
İnsanlıktan zerre haberdar değil
Sevgi insanlığa seldir efendim
Taze süte katma bozuk mayayı
Mecnun yana döne arar Leyla’yı
Çekmeyen ne bilir aşkı sevdayı
Sevgi dost bağında güldür efendim
Âlim derki nasihattır sözümüz
Ayaklara turap olsun yüzümüz
Sevgiye saygıya bağlı özümüz
Bu ne sevgi bu ne haldir efendim
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
PİR HACI BEKTAŞ
Günahkâr bir kulum kapına geldim
Bağışla günahım Pir Hacı Bektaş
İsteyen kulların muradın verdin
Benimde muradım ver Hacı Bektaş
Girdim dergâhına çeşmi gâh oldum
Her ne aradıysam ben sende buldum
Dermansız bir kulum dermana geldim
Sızlar yaralarım sar Hacı Bektaş
Murada erişir gayretin güden
Dertlere dermansın ben kime gidem
Cansız duvarlara binip coş eden
Yetiş imdadıma car Hacı Bektaş
Kokun gelir bahçendeki güllerden
Nameler okunur tatlı dillerden
Bir yudum zemzemin içsem Pirlerden
Yarelere mehlem sür Hacı Bektaş
Sen derya denizsin rahmetin boldur
İster azad eyle istersen öldür
Şu Ali’m kapında günahkâr kuldur
Çoktur günahlarım Pir Hacı Bektaş
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
SEHER YELİ
Gönül arzuladı bizim elleri
Bir name yazayım dur seher yeli
Sür yüzünü pederimin hakine
Bir name yazayım dur seher yeli
Canım kurban gurbet elin kışına
Selam götür yarenime eşime
Validemin gözlerinin yaşına
Bir name yazayım dur seher yeli
Yine duman çökmüş bizim ellere
Karmı yağmış Devecinin bellere
Yâr düşürdü beni gurbet ellere
Bir name yazayım dur seher yeli
Ali’m niçin böyle feryat edersin
Arzularım kaldı gül yüzlü yârde
Leylasın yitirmiş Mecnun’a döndüm
Bir name yazayım dur seher yeli
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
BAKAR AĞLARIM
Gönlümün sultanı gözümün nuru
Her gün yollarına bakar ağlarım
Kapında bekleyen bir garip kulum
Yar gizli sevdanı çeker ağlarım
Bir gördüm yüzünü eyledin ahmak
Sevapmış güzele dönüpde bakmak
Yakışırmı sana gönüller yıkmak
Her gün yol üstüne çıkar ağlarım
Göster cemalini yüzün göreyim
Hurimi melekmi nerden bileyim
Sen emret kapında kulun olayım
Oturdum boynumu büker ağlarım
Hasretin çektiğim yaktırma nara
Çoğaldı dertlerim kapanmaz yara
Cevretmek yakışmaz böyle sultana
Çaresiz gözyaşım döker ağlarım
Mecnun oldum Leyla için çöllerde
Gönül hasret çeker gözüm yollarda
Ali’m gibi dertli varmı kullarda
Kerem olup kendim yakar ağlarım
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
GEZERİM GARDAŞ
Hasret kaldım vatanıma elime
Derdimi dostlara yazarım gardaş
Sermayem yok servetim yok malım yok
Ellerim koynumda gezerim gardaş
İşler iyi gitmez oldu yolunda
Baykuş tuzak kurmuş bekler dalında
Zehirmi var dudağında dilinde
Öfkelenir bazen kızarım gardaş
Ayaklar yürümez beden yoruldu
Kollarıma kelepçeler vuruldu
Güvenim kalmadı umut kırıldı
Yoksa kavlimizi bozarım gardaş
Yaram dost yarası istemem sorma
Çaresiz derdime dermanım olma
Sızlar yaralarım yaramı sarma
Mecnunum çöllerde gezerim gardaş
Ali’m der kimseden görmedim vefa
Yokluğun adını koymuşlar sefa
İstemem dünyaya gelmem bir daha
Bazen çok içlenir yazarım gardaş
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
GÜLÜNE DÖNMÜŞ
Güller arasında gezer bir ceylan
Yanakları bahar gülüne dönmüş
Sordum kırk beşinde çok deli dolu
Coşkun akan aşkın seline dönmüş
Yanaklar gamzeli gözler sürmeli
Güzel olan hatır kıymet bilmeli
Kiraz dudaklardan buse vermeli
Dili tatlı oğul balına dönmüş
Görüp âşık oldum gönülden candan
Bakmıyor vefasız ne gelir elden
Sen vaz geçtin gönül geçmiyor senden
Deli boran seher yeline dönmüş
Âli’m der sinemde ateş yanıyor
İçim bir hoş fıkır fıkır kaynıyor
Yeter artık bu iş böyle olmuyor
Bülbülüm son bahar gülüne dönmüş
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
DELİ GİBİ
Meylim bir güzele düştü
Dolaşırım deli gibi
Bazen sarhoş bazen bir hoş
Esti seher yeli gibi
Sanki kar beyaz yüzleri
Baldan tatlıdır sözleri
Yârin buğulu gözleri
Coşar bahar seli gibi
Başında mavi yazması
Burnunda inci hızması
Hoş olur yarla gezmesi
Bağlamanın teli gibi
Bu nasıl iş nasıl yazı
İçime düştü bir sızı
Seni hey zalimin kızı
Sanki oğul balı gibi
Cinmisin perimi nesin
Yakın ol hoş gelsin sesin
Gülünce ılık nefesin
Kokar bahar gülü gibi
Dolaşma zülfün savrulur
Alim aşkınla kavrulur
Bir çınar böyle devrilir
Sevdanın esiri gibi
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
YER BENİ
Hançer alıp dertli sinem deleyim
Kız hasretin için için yer beni
Aç yüzünü mah cemalin göreyim
Kız hasretin için için yer beni
Kirpikler ok olmuş gözleri ela
Bir türlü başımdan gitmiyor bela
Cevretmek yakışmaz sen gibi kula
Kız hasretin için için yer beni
Yaylasına vardım karsız dumansız
Bir vefasız sevdim dinsiz imansız
Yandım ateşine ahtı amansız
Kız hasretin için için yer beni
Geceler uzadı sabah olmuyor
Kulaklarım seste haber gelmiyor
Yar vefasız kadir kıymet bilmiyor
Kız hasretin için için yer beni
Ayrılık hasreti girdi araya
Gel gönül aldanma kaşı karaya
Mehlem diye tuz bastılar yaraya
Kız hasretin için için yer beni
Bırak artık çekiştirme kolumdan
Ölür isem gelip tutma salımdan
Gül olsan serilsen geçmem yolundan
Kız hasretin için için yer beni
İşkence yakışmaz Ali kuluna
Senin için ben giderdim ölüme
Artık sevmiyorsan çıkma yoluma
Kız hasretin için için yer beni
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
Muhammet Ali’nin hatırı için
Seher yeli Kerbela’dan bi haber
Ehli canlar yaslı gamlı figanda
Seher yeli Kerbela’dan bi haber
Kerbela çölüne koşup geldiler
Ana kucağından çekip aldılar
Masumu canlara bıçak çaldılar
Seher yeli Kerbela’dan bi haber
Bacı kardeş çevirdiler yolumuz
Parça parça doğradılar kolumuz
Ana yavrum diye arar ölümüz
Seher yeli Kerbela’dan bi haber
Akar gözüm yaşı dinmez feryadım
Medet Mürvet yetiş eleman Şahım
Nedir bu zulümler yeter Allah’ın
Seher yeli Kerbela’dan bi haber
Ali’m Kerbela’ya atmış postunu
Hiç bilmedim Mervan ların kastını
Anası yerlerde örter üstünü
Seher yeli Kerbela’dan bi haber
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
Bir çift suna gelmiş dostun elinden
Öter garip garip bizim ellerde
Dolanır çevrilir göle konmaya
Avcı vardır diye konmaz göllere
Eşinden mi ayrıldın nedir firgatın
Çık Yıldız Dağına bir semah tutun
Orda Pir Sultan var Ervahı Zatın
O geçirir bizi coşkun sellerden
Gam çekme sevdiğim senindir hane
Sılaya mı gitmek arz ettin yine
Ali kılavuzun olsun bu sene
Kimse değip dolaşmasın yollarda
Dolanıp sılaya varırsan böyle
Kemlik gördün ise iyiliğim söyle
Derdim çoktur dosta halim arz eyle
Âlim gibi olmuş varmı kullarda
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
Vefasız gücenip gel sitem etme
Sende benim gibi darda kalasın
Dostu düşmanımı bana güldürdün
Bülbül gibi ahu zarda kalasın
Olmasın arayıp halini soran
Sızılar çoğalsın açılsın yaran
Ne arayan olsun nede bir soran
Virane bir yerde zorda kalasın
Âşık Ali’m derki yüzün gülmesin
Derdin artsın gözyaşların dinmesin
İki yakan bir araya gelmesin
Derdi çok dermansız derde kalasın
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
Yavru şahin yuvasından uçunca
Cüre yut’ta kalır evvel baz gider
Bir yiğit ah çekip göksün geçirse
Vardır hasireti ömrü tez gider
Ağlayalım ela gözden yaş gele
Bir yâr için sevdalı baş deli ola
Kesretinen geçen günler yıl ola
Vahdetinen geçen günler tez gider
Şu sineme vurdun türlü düğümler
Çıkmış yücesine yar bizi ünler
Yâr ile dem devran sürdüğüm günler
Evvel şifa idi şimdi naz gider
Nettim felek nettim ben sana nettim
İşin yalan dolan hep beni üttün
Dertte koydun beni bırakıp gittin
Yâd ellerden nazlı yâre söz gider
Ali’m derki garip başa ne gele
Dostlarım ağlaya düşmanlar güle
Dünya ne güle kala nede bülbüle
Üstü mor çimenli bahar yaz gider
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
ATMA GÖZÜM
Kurulmuştur âşıkların meydanı
Karşıdan karşıya taş atma gözüm
Eğer âşık isen kendinden söyle
Elin sapanıyla taş atma gözüm
Taş atma başına çok işler gelir
Bu serence leri geçiren bilir
Bir gün dar gününde çok lazım olur
Torbanın dibini boşaltma gözüm
Yaşım küçük naçar sanırsın beni
Hamle yapıp durma bozarım seni
Karaya yelkensiz kırma dümeni
İçinden çıkılmaz iş etme gözüm
Neden sağa sola hep taş atarsın
Ortalığı birbirine katarsın
Bir koltukta iki karpuz tutarsın
Kekliği kargaya eş etme gözüm
Kâmil otur el işine karışma
Âşık isen ona buna sataşma
Ezilirsin ortalarda dolaşma
Kıyıda köşede söz etme gözüm
Kusur ettin gel temizle yolunu
Saza uydur mızrabını telini
Erken ötme koparırım dilini
Sağa sola bakıp kaş etme gözüm
Beni uzaklardan edersin takip
Azgın camız gibi hışmıla bakıp
Görürsen karşında zayıf bir rakip
Hamle yapıp birden tuş etme gözüm
Emsali sırdaşa söyle sırrını
Boşa sarf etmez eldeki varını
Bir tufan çökerse alır serini
Kırçıllı boranlı kış etme gözüm
Söz : Emsali
Kaynak : Ali Kurt
Elimdeki yazılı kayıtlarda Emsali’nin bu eseri iki kıtadan ibaretti. Bu iki kıtalık dizelerinden anladığım kadarı ile Emsali’de, Harabi gibi taşlamayı seven bir ozandır. Ben bu eserin iki kıta olacağı kanaatinde değilim. Ozanlık geleneğinde birde taşlama vardır. Taşlama bir ozanın okumuş olduğu deyiş, duaz ve türkü’lere diğer ozanın açıklık getirmesi demektir. Taşlama iki âşık arasında yapılıyorsa en az beş kıta, şayet bu üç veya dört âşıkla yapılıyorsa en az üçer veya dört er kıta olmalıdır. Sayı arttıkça doğal olarak kıta sayısı da azalır. Emsali’nin bu eserindeki taşlamanın karşılıklı iki kişi arasında geçtiği anlaşılmaktadır. Çünkü taşlama tek kişiye hitap etmektedir. Çok hoşuma gitti nacizhane tamamlamaya çalıştım. Bu nedenle Ozan Emsali’den ve okurlardan özür diliyorum. Yapmış olduğum ilaveyi hoş görüyle karşılayacaklarını umuyorum.
EZEL BAHAR GELDİ - Semah -
Ezel bahar geldi kalkın gidelim
Ayrılık çetindir nasıl edelim
Gelin hey Erenler seyran edelim
Bu gün ayrılık var garip bülbülüm
Gül bitince oda bile bitiyor
Güle âşık olmuş yanıp tütüyor
Seher vakti garip garip ötüyor
Ne güzel sesin var garip bülbülüm
Yaz gelince has bahçeler fırkaya
Koç yiğitler kendin çeker hırkaya
Seher vakti yönün dönmüş kıbleye
Sevdalı başın var garip bülbülüm
Gizli sırrın yâd ellere söyleme
Belli başlı bir yaylayı yaylama
Ali Kurt’um ona insaf eyleme
Çeşninde yaşı var garip bülbülüm
Söz : Ali Kurt
Kaynak : Haydar Kurt
FELEK
Olura olmaza minnet etmezken
Beni bir kötüye kul ettin felek
Ezel kıymetime paha yetmezken
Şimdi kıymetimi pul ettin felek
Alışık tel takıp çalın sazımı
Felek kara yazmış benim yazımı
Anadan gülmedik emlik kuzumu
Yaktın ciğerimi kül ettin felek
Şu sineme açtın onulmaz yara
Sen beni düşürdün ah ile zara
Aradım derdime bulunmaz çare
Hasta haneleri yol ettin felek
Şu sinemi aşk otuyla doldurdun
Her zaman ağlattın nerde güldürdün
Benim Nergizimin yüzün soldurdun
Elin dikenini gül ettin felek
Nazlı nazlı büyüttüğüm Hacer’im
Gurbet eller oldu mekânım elim
Tahammül edermi gül yüzlü Peri’m
Hısım akrabayı el ettin felek
Dayın bilmem neden gelmez yanıma
Bu ayrılık kâr eyledi canıma
Yandım ateşlere bak Suzanıma
Emmi zadelerim el ettin felek
Söz : Suzani
Kaynak : Ali Kurt
|